Evden eve taşınma, sadece eşyaların yer değiştirmesi değildir; içinde hatıralar, emek, güven ve umut taşır. Ancak son yıllarda artan sahte firmalar ve kötü niyetli kişiler, bu güveni kısa yoldan para kazanmak amacıyla bir istismar alanına dönüştürdü. Öyle ki insanlar sadece eşyalarını değil, huzurlarını da kaybeder hale geldi.
İşi Başkasına Paslayan Komisyoncu Tuzağı
Nakliye sektörüne bulaşan en yaygın virüslerden biri, “iş bağlamacı” denilen komisyoncu tipidir. Sistemin işleyişi genelde şöyledir: Vatandaş bir nakliye firması sandığı numarayı arar. Telefonda konuşan kişi, eşyaların fotoğrafını ister. Müşteri de güvenip gönderir. Ardından fiyat verir, günü belirler. Fakat o kişi aslında taşımayı yapacak ekip değildir — sadece işi başkasına devreden bir aracıdır. Aradan komisyonunu alır, işi taşeron bir ekibe paslar.
Burada ilk kırmızı bayrak fiyat unsurudur. Aldığınız fiyat mevcut fiyatların yarısı kadar veya çok düşük ise bu kişilerin oltasına geldiniz demektir. Eğer taşıyıcılar sizden daha iyi fiyat veren bir müşteri bulurlarsa logoları ve firma adları belirsiz olduğu için sizi hızla terk ederler. Eşyalarınızı almak için araç ve ekip göndermezler. Ya araçta bir sorun olur ya da bir cenazeleri çıkar… Diğer bahaneleri hayal gücünüze bırakıyorum…
Size oldukça az teklif verenlerin çoğu evden eve nakliye firması değildir. Elinde bir telefonu ve reklamları olan bir komisyoncudur. Sitelerinde bile photoshop ile yapılmış araçlar vardır. Çünkü gerçek araçları ve ekipleri yoktur. İşi başkasına paslarken aldığı 1000 TL ona yeter. Günde 10 tane bu şekilde müşteri bulsa vergisiz tertemiz para. Tabi daha sonra ucuz sattığı işte müşteri ve nakliyeci kavga mı etmiş. Sorun mu yaşamış kime ne! İşi verdiği firma ehil mi değil onun derdi değil. Komisyoncu işi bulmuş nakliyeciye satmış ve komisyonunu almıştır. Senaryomuza devam edelim.
Hasbel kader onların tabiriyle “daha yağlı” bir müşteri bulamadılarsa mevcut işi daha pahalı hale getirmek için uğraşırlar. Taşınma günü geldiğinde taşıma elemanları gelir. Başlarda gayet istekli çalışırlar, ama birkaç parça taşındıktan sonra mızmızlanmalar başlar: “Bu kadar eşyayı dört kişiyle taşıyamayız!”, “Eşya çok fazla!” gibi bahaneler sıralanır. Ardından birini arayıp yüksek sesle, müşterinin de duyacağı şekilde “Abi bu iş yarım kalır, bu paraya olmaz!” diyerek psikolojik baskı kurarlar. Hatta işi yarıda bırakma tehdidi bile savururlar.
Evin yarısı taşınmış, asansörcü de ek ücret istemeye başlamışken vatandaş köşeye sıkışır. Sonuç: Nakliye bedelinin dörtte biri kadar daha fazla fazladan para ödenir — sırf kriz büyümesin, eşyalar yarı yolda kalmasın diye.
Bu aşamada nakliyeci geldiğinde eşyaları taşımaya henüz başlamadan konuşun. Eşyalar bu fiyat bu. Bir sorun yoksa taşıyın. Bu aşamada sözleşmeleri yapabilirsiniz ve nakliyeci taşımaya sözleşmeden sonra başlar.
En dip fiyattan işi tutmak sonra taşıma zamanı gelince fiyat artırmak en bilinen senaryodur. Fiyatı en dipten verirler ki müşteri kaçmasın.
Bu tezgâha karşı vatandaşın yapabileceği tek etkili şey: sözleşmesiz işe başlamamak. Sözleşme yoksa hiçbir hak aranamaz. Ancak dikkat: Bazı kötü niyetli firmalar sözleşmeyi de “duble kazık” aracına çevirir; yani içinde gizli ek ücret maddeleri ve belirsiz ifadeler barındırır. Nakliyecinizden yeni tarihli bir sözleşme taslağı isteyin ve dikkatlice okuyun.
🔹 Pratik öneri:
- Taşınma öncesinde mutlaka firmanın vergi levhası, adresi ve imzalı teklif formu alın.
- Size en ucuz fiyat veren firmanın sizi aldatma ihtimali en yüksektir.
- Sözleşme maddelerini okuyup, gerekirse “ek ücret” ve “kat farkı” gibi detayları el yazısıyla netleştirin.
- Fiyat bilgisini telefonla değil, yazılı kanalla (e-posta, WhatsApp) onay alın.
- Komisyoncu aracılar yerine doğrudan taşımayı yapacak firma ile iletişim kurun.
📌 Gerçek güven, taşımaya başlamadan önce kurulur; çünkü dolandırıcılar en çok acele edenleri taşır.